Blog
Disiplin, ceza ya da ödül vererek kazandırılabilir mi?
Disipline olabilmek her ruhun ihtiyacıdır.
Disiplin bireyde irade ve güven duygusunu geliştirir ve öz denetim sağlar.
Bir çocuk dünyaya geldiğinde her şey ona eşit mesafe uzaklıktadır.
Doğru yanlış kavramını aile ve çevresinin tutumundan, yaptığı gözlemlerden çıkarım yaparak öğrenir.
Bir çocuk neye ‘hayır’ neye ‘evet’ denileceğini, verilen tepkiler sonucu belirlemeye çalışır.
Eğer onunla ilgilenen büyükleri tutarsız davranır, hayır dediği bir şeye ani bir hareketle evet der ya da evet deyip izin verdiği bir tutumu hemen ceza verdiğini düşünerek ‘hayır’a çevirirse çocuk hangi tutumun doğru olduğunu kavrayamaz ve kendisine düşmanca davranıldığını, isteklerinin yapılmadığını iddia eder.
Bu tutum çocukta disiplin sağlayamadığı gibi aynı zamanda değersizlik hissi oluşturur, beni anlamıyorlar düşüncesi oluşturur, istediğim her şeyi her şekilde yaptırabilirim düşüncesi oluşur.
Kendi yaşamında itina sağlayamaz ve başkalarının hakkına saygı duyma duygusu gelişemez.
Tüm dünyayı kendi etrafında dönüyormuş gibi kabul eder.
Tutarsız davranışın verdiği zarar listesi uzatılabilir oysa faydası olabilecek bir kazanımdan bahsedilemez.
Elbette eğitimci rolünde, esnekliklere yer vardır bununla birlikte esneklik ile tutarsızlık birbirinden tamamen farklıdır.
Nasıl davranılması gerektiği tam bilinemediği için yanlış davranışlar yaşanmaktadır.
Tutarsızlık yaralar açar ve telafisi yoktur.
Esneklik konusunda yeteri kadar bilgi sahibi bir ebeveyn, hangi durumlarda nasıl davranması gerektiğini bilir ve durumu tutarsızlığa çevirmez.
Bunları gerçek anlamda çözebilmek gerçeğe yaklaştırır ve aile sağlığını korur.
Ödül ve ceza ile disiplin sağlamak mümkün mü?
Okuma yazmayı henüz öğrenememiş bir çocuğa harfleri gösterip;
‘Oysa kaç kere söyledim bilmesi gerek’ gibi bir düşünce tarzıyla ceza verilmez. Aksi durumda elde edilebilecek bir faydası da olamaz bununla birlikte gerçek anlamda öğretilemeyen bir konu için suçlayıcı davranılamaz.
Odasını nasıl toplaması gerektiğini bilmeyen bir çocuğa odasını toplamadığı için ceza vermek yalnızca çatışmaları artırır.
Ders programına nasıl uyması gerektiğini bilmeyen, zaman algısı gelişmemiş bir çocuğu programa uyamadığı için suçlama yaparak ceza vermek sevgi bağlarını zedeler.
Çocuklarda disiplin sağlayabilmek için ebeveynler ödül ve ceza yöntemleri arasında sıkışmış durumda kalmış olsalar da çözüm biraz bilgi biraz çocuğu tanımakla çözümlenebilecektir.
Bilinmeli ki 3-6 yaşta ödül ya da ceza çocuğun zihinsel olarak idrak ettiği bir durum dahi değildir.
Bu yaşlarda ödül & ceza anlamsız kalır.
Ödül ceza yönetimini benimsemek isteyen bunun gerekliliğine inanan ailelerin dikkat etmesi gereken bir kaç durumu kısaca paylaşalım.
Sürekli şartlı ödül vermek veya her yanlışında çocuğu ceza ile terbiye etmek aynı oranda tepki oluşturabilmektedir.
Her iki durumun aşırısında çocuk kendisinin koşulsuz sevilmediğini ve değersiz olduğunu düşünür.
Öğrenmeyi sevmeyi unutur ve kısıtlanmış baskı kurulmuş bir birey olarak uç noktalarda kişilik yapısı benimser.
Ödüle odaklı ya da cezadan kaçmak için hareketlerini düzenlemeye başlar.
Sürekli kendisini kontrol etmeye çalışarak hırçın, saldırgan, içine kapanıklık gibi kendisine ya da etrafa zarar verici hareketler sergiler.
Çocuğu bir şeyden mahrum etmek ya da fazladan bir şey sunmak çocuğun çokta anlamlandıramadığı bir harekettir.
Oysa disiplin ceza değildir! Disiplin, iç denetim geliştirmelidir.
Ceza yönteminde çocuk yeteri kadar tanınmalı ve o konuyu gerçekten öğrenmiş olduğundan emin olunmalıdır.
Kendisine ve çevresine zarar verici hareketleri önlemek için ceza veriliyorsa bunun açıklaması çocuğa yapılmalı geri bildirim alınmalıdır. Geri bildirim alınmamış ve yeteri kadar konuşulmamış ise çocuk sadece cezadan dolayı kendisinde oluşan hisleri hatırlayacak herhangi bir öğreti oluşturamayacaktır.
Tutarsızlık her alanda olduğu gibi ödül veya ceza verilirken de dikkat edilmesi gereken bir durumdur.
Ebeveyn kendi egosunu tatmin edici değil çocuğa denetim sağlayabilecek şekilde tutum sergilemelidir.
Yapılan davranışta, çocuğun o hareketi neden ve nasıl yaptığı konuşulmalıdır.
Problem davranışa dönüşmüş, durdurulması gerekli olan bir konuda, çocuğa ceza verilecekse çocuk bunu önceden bilmelidir.
Ceza çocukta fiziki zarara ya da ruhsal bunalıma izin vermemeli, yalnızca yaptığı yanlıştan men ettirmelidir.
Neden ceza aldığını ya da ödül kazandığını sorduğunuzda çocuk bunu izah edebilecek şeklide bilgiye sahip olmalıdır. Verilen ceza çocuğun öğrenimini kesmemelidir. Ödül ise rüşvete dönüşmemelidir.
Çocuk için yaptığı hareketin ne anlam ifade ettiğini bilmeye hakkı vardır! Yani netliğe..
Ödül ya da ceza uygulanırken, çocuğun hareketinin hemen sonrasında uygulanması gerekir. Çünkü çocukta zaman algısı farklı işler ve geciktirilmiş uygulama işlevini ve önemini yitirir.
Çocuk şimdiki zamanı tanır. Sonradan verilen cezanın yada ödülün hükmü olmaz.
Çocuk ödül için yarışa girmesi istenmemeli, rencide edilmemelidir.
Örneğin yemeğini bitirirsen sana şeker vereceğim diyen bir anne, yemek yemeği öğretmiş olmadığı gibi çocuğa şekeri koşullamış olur. Çocuğun yemeğe ilgisi kalmaz ve ödüle odaklanır. Bir süre sonra verilen ödülün daha fazlasını isteyerek ödüle duyarsızlaşır ve huzursuz olur.
Bunun yerine, yemeğini bitirmesi sağlanmalı, verilecek ek şekerleme vs. yemeğin ödülü olarak değil sıradan bir gıda gibi verilmelidir. Çocuğun şekeri sıradan bir gıda olarak tüketmesi şekere olan ilgisini abartmamış olacaktır.
Yöntemler, çocukta bir öğreti sağlamalıdır ve öz denetim kazandırılmalıdır.
Çocukta gelişen problemi çözmeden, verilmiş cezanın hükmü olmaz.
Davranış kazandırmak, ödül vermekten önemlidir! Ve en büyük ödül davranış kazandırmaktır.
Davranış kazandırmak yavaş ve uzun vadeli görünse de sonuç olarak etkilidir.
Davranış kazandırarak çocuğun kimliği oluşturulmuş olur.