Blog
Her insan tam yeti ile doğar. Duyuları tam ve açıktır. Pes etmeyi bilmediği dönemde yürümeyi öğrenebilir.
İnatlaştığı kabul edilen dönemlerde, kendini kanıtlamaya çalışır. Her durumda atılgandır, cesaretlidir.
Zamanla bu yetiler bastırılır ya da kaybedilir.
Kendisine verilen olumsuz telkinler, yapamazsınlar ile kendisini zamanla kapatır ve duygularını hiçe saymaya başlar.
Çaresiz olduğunu var sayar ve daha acınası olan, çaresizlikleri öğrenir.
Kendisini yok saymaya başlaması ise değersizlik hissini ortaya çıkarır.
Zamanla fiziğini, yapabilirliğini, becerilerini, ailesini, toplumu, şehrini ve ülkesini küçümsemeye başlar.
Değersizlik hissi yaşayan bireyler kendilerinde sürekli kusur bulurlar ya da kendilerini birileri ile kıyaslarlar.
Bazen de bu hissi kapatabilmek için kendilerinde olmayan özellikleri abartarak varmış gibi göstermeye çalışırlar. Kendisine öğrettiği çaresizlikler, yapamam kaygıları, zaten beceriksizim hissi, değersiz hissetmesi bireyi sürekli dibe çeker, hayatı kafeste yaşatır.
Duyularını bastırmanın veya kaybetmenin bedeli ağır ödenmeye başlanır.
Sürekli başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğü konusunda yargı oluşturur.
Değersizlik hissi bireyin kendi potansiyelini tanıyamamasından kaynaklanır.
Çok tanıdık bir hikaye ile örnek verelim;
Bir Hintli hizmetkarın eve su taşırken, kullandığı su kovalarından bahseder hikaye..
Kovanın biri çatlaktır ve hizmetkar, su taşıdığı yola çiçekler ekerek, çatlak olan kova ile her gün dönüş yolunda o çiçekleri sular.
Çatlak olup suyu eve dolu getiremeyen kovanın zaafını, doğru bir aktarım ile faydalı bir görsele dönüştürür…
Bireyin eksik saydığı taraflarının, doğru kullanım ile kendisine ve çevresine fayda sağlayacağını güzel bir çerçeve ile anlatır.
Birey değersizlik hissinden kurtulmak istiyor ise; bu hissin kaynaklarını fark etmelidir.
Fark etmek, iyileşmenin birinci basamağıdır.
Değersizlik hissinden kurtulmak için;
‘’ Birey önce kendisini tanımaya çalışmalı, olumlu yanları görmeye başlamalıdır.
Beğenmediği bir özelliğini kabul etmeli ve bunu nasıl avantaja çevirerek hayatına anlam katabileceğini görebilmelidir.
Beğendiği yönlerini desteklemeli ve bireysel becerilerini artırmalıdır.’’
Ailesini olduğu gibi kabul edebilmek, bireyin kendisine saygısını ve değerini artırır.
Yaşadığı şehir de ihtiyaçlarına yönelik aktivitelere katılmak şehri sevmesini sağlar.
Kendini değerli hissetmek için kendisinde ve çevresinde var olan döngüleri tanıyabilmeli ve farkındalığını geliştirerek görebilmelidir.
Kendisi ile barışık, değerinin farkında olan birey, yetilerini zekasını tam kullanabilir.
Hayata bakış açısı olumlu olabilen bireyin, problem çözme becerisi yüksektir.
Sevgiyi merkeze koyan birey, sevmeye kendinden başlar ve etrafına ışığından saçar.