Blog
Hayat Teknolojiye Sığdı, Peki ya Kaygılarımız Nerede?
- Nisan 18, 2020
- Yayınlayan: Hanife Eldem
- Kategori: Toplumsal ve Güncel Yaşam

Kaygının yaşantımızı oldukça etkilediği bu süreçte alışkanlıklarımız ve günlük aktivitelerimiz değişkenlik gösterdi.
Sabah uyanma saatlerimizden yemek alışkanlıklarımız ve ev yaşantımızda köklü değişimler baş gösterdi.
Günlük yaşantıda takım elbise ya da üniforma giyen birçok insan evde pijama ile çalışmaya başladı. Bu durum ciddiyeti ve iş hassasiyetini etkilediği bazı durumlar gelişti ve uyum süreci başladı.
Toplum olarak olumsuza odaklı bir bakış açımız var olduğu için, umut ve beklentiler yerine muhabbet ederken olumsuz senaryolar daha ilgi çekici gelir ve yoğun bir şekilde olumsuz odaklı konuşuruz.
Bu kadar olumsuz odaklı olmamızın sebebi ise çocukluk döneminde kazandığımız öğretilere dayanır.
Yetişkin bireyler bu süreçte kaygılarını ve yaşantılarında var olan değişimleri dışa yansıtabilmekte ve rahat bir şekilde dile getirmektedir.
Bu durumdan en çok ruhsal açıdan çocuklar etkilenmektedir.
Korkularını ifade edememekte bir bilinmezi varsaymaya çalışmakta ve içlerinde yaşamaktadırlar.
Yaşamlarında köklü bir değişim oldu.
Okul, park, eğlence ve aile büyükleri, sevdikleri arkadaşları ile kısıtlanmış bir gündem oluştu.
Çocuklar, genel gelişim süreçlerinde kendilerini ifade etmeyi yeteri kadar başaramamışlarsa onların dünyasında bu durum kalıcı hasarlara yol açabilmektedir.
İnsan doğası gereği anne karnında öğrenmeye başlar.
Öğrendiği duyguları geliştirir ve hayatı onlardan ibaret sanır.
Tıpkı çaresizliği öğrendiği gibi, kaygılarıda öğrenir ve ne kadar çok kaygı öğrenirse o kadar dar ve sıkışık bir hayatı olduğuna inanır. Fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklar da bu durumun beraberinde gelir.
Çocuklara bunu bir deney ortamında yapıldığı söylense, deneyi uygulayan bilim insanını acımasızlıkla suçlarız.
Bununla birlikte birçoğumuz bunu çocuklara normal süreç olarak bizzat aile içerisinde hissettirmekteyiz.
Bu süreci çocukların en az zarar alacağı yönde nasıl yönetebilir, neler yapabiliriz?
İlk koşul bunun bilincinde olmaktır. Sonrasında onlarla iletişim ortamı oluşturup sakin kalarak ve bir süre dinleyici rolünde olarak, kendilerini ifade etmelerini sağlamalıyız.
Çocuk herhangi bir kaygısını dile getirirken, ona nasihate geçmek ya da çocuğun söylediklerinden yola çıkarak panik yapmak çocuğu daha çok içine kapatacaktır.
Zor anlarda bazen tek ihtiyacımız olan kendimizi ifade edebilmektir.
Bir miktar empati kurarak, çocuğun tek ihtiyacı olan kendisini ifade edebildigine şahit olunabilir, onun rahatladığı böylece gözlemlenebilir.
Nitekim söylenmemiş her duygu sıkışması, çocukta travma etkisi oluşturabilmektedir.
Bir öneri;
Onlarla birlikte günlük aktive planınız olsun.
Örneğin bir dosya oluşturun ve her gün güzel bir anısını resimlemesini isteyin ve o dosyada biriktirin. Daha büyük çocuklar için bu etkinlik yazı olabilir.
Yazıp bir günlükte, dosyada veya kavanoz içerisinde biriktirebilir.
Lütfen saygı duyun ve hiçbir yazdığı yazıyı kendi iradesi ile okutmadığı sürece okumayın. Kendisini ifade edebilen her birey rahat ve güvende hisseder.
Kendini güven içerisinde hisseden bireyin kaygılıları azalır. Kaygısı azalan bireyin ufku genişler ve hayatta kalmaya, hedeflerine ve yaşamın getirdiği yeniliklere kolay uyumlanır.
Bu süreç geçtiğinde onları okuyabilir ya da resimlerine yeniden bakıp değerlendirebilir. Her olumsuz sürecin içerisinde bir çok güzellikler olacağına, yaşamın kaygıdan ibaret olmadığını olayların onu büyüttüğünü, yeni deneyimler kattığını öğrenebilir.
Meşhur bir hikaye vardır:
Bir gün iki çocuklu bir aile gezintiye çıkarlar. Çocuklardan biri yorulur ve babasının kendisini kucağına almasını ister.
Baba bir tek kelime söylemeden ağaçtan bir dal keser, dalı bıçakla düzeltir ve oğluna verir.
– Al oğlum sana güzel bir at.
Çocuk sevinçle ata biner ve sıçrayarak, ata vurarak evin yolunu tutar.
Baba gülerek kızına döner ve :
– İşte hayat budur kızım. Bazen zihnen veya bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin. İşte o zaman kendine değnekten bir at bul ve neşe ile yoluna devam et.
Bu at, bir arkadaş, bir şarkı, bir şiir, bir çiçek, bir çocuğun tebessümü olabilir.
Evet tıpkı böyle; kaygılarımızdan arındığımızda, bize sunulmuş, hayatımızı kolaylaştıracak atları bulabiliriz.
Hanife Eldem
Bu kadar olumsuz odaklı olmamızın sebebi ise çocukluk döneminde kazandığımız öğretilere dayanır.
Yine geldik mi çocukluğa Ne de önemli miniklere hassas olmak
Kaleminize sağlık şu günlerde çok iyi geldi ✌
Bu kadar olumsuz odaklı olmamızın sebebi ise çocukluk döneminde kazandığımız öğretilere dayanır.
Yine geldik mi çocukluğa Ne de önemli miniklere hassas olmak
Kaleminize sağlık şu günlerde çok iyi geldi✌