Blog
Ergenliği Sarılıp mı Saklasak
- Kasım 2, 2018
- Yayınlayan: Hanife Eldem
- Kategori: Sizden Gelen&Yaşamdan Hikayeler

Sevgili Özden Yalım’dan farklı bir bakış açısıyla gençlerin karar verme süreçleri değerlendirmesi…
Okurken bir kitabın ilk sayfalarında gibi hissettiğim yazının devamlarının gelmesi dileğimle…
İnsan, özellikle 20’i yaşlarında oldukça kararsız olabilir. Kaybedecek şeyi çok fazladır.
Hayatını bu yaşlarda şekillendirir. Bu yüzden alınan her karar bir dönüm noktasına gidebilir ve genelde dönüşü zor olur. Geçen zamanınsa geri dönüşü olmaz.
Bu yüzden kararlar üzerine fazlaca odaklanır, sevgiyi unutur.
Hangisi bana daha çıkar sağlar gibi düşüncelere girebilir.
Sevmeyi, neyi sevdiğini unutabilir, karıştırabilir.
Sevdiği şeylere ve insanlara uzaklaştıkça, sorgulama dönemleri yaşar.
Belki de sevdiklerine ulaşmak için araç olması gerekenler hayatının merkezindedir. bu sorgulama sürecinde, amacını hatırlamaya çalışır. Sevdiklerini arar, sevdiği şeyleri yeniden keşfetmeye çalışır.
Çağımızın 2. ergenlik dönem diyorum ben buna, daha gizli ilerler, fark etmesi derin bunalımlardan sonraya kalabilir. 2.ergenlik, ilk ergenliğin gözden geçirilmesidir.
Yaşamının şekillenişi ve kırılma noktalarına bir geri bakış ya da yeni bir bakış.
20’li yaşların kararsızlıklarının da bir bedeli olabilir.
Zihinde devam eden “elden kaçırma” düşüncesiyle bazen olmadık şeyler yapabilir. Somut olarak 10’a bölünmeye çalışmak dışında, duygusal olarak da beraber yürütmeye çalışır.
Bölünen ve yürütülmeye çalışılan “bir kaç” arasından bir karara varana kadar bu süreç devam eder. Ona bu süreçte en yardımcı olaca olan şey sevgidir.
2.ergenliğin içinde olan insana yüzünü gerçekten gülümseten sevgileri hatırlatılmalı, kaybettikleri değil.
Ailesinin yakın gözlemi bu dönemde, karar verme süreçlerine büyük ölçüde yardımcı olur.
Neleri sevdiğine hatırlamasına ya da henüz keşfedemediyse bulmasına, onu en iyi tanıyan ebeveynleri yardımcı olabilir.
Aile müdahale etmemeli, sadece yol gösterici, sevgi kaynağı olmalıdır. Müdahale 2. ergenlik döneminde olan bireyi,karar alacak yetkinliği olmadığı inancına götürebilir ve pasifleşir…
Tamamen yalnız bırakmak bu süreci oldukça uzatmakla beraber devamlı içsel bir boşlukta geçen süreci beraberinde getirir hatta daha sonra 40 yaş sonrası “artık kendim için yaşayacağım”lara kadar gider.
Kararsızlığın kaybettirdikleri 2. ergenlikte çok önemliymiş gibi gözlerinde büyüse de, bu süreci geçenler için ya da kendi geçtiği zaman normalleşen bir olay olmaya başlar. Tıpkı 1.ergenlikteki yaşananlar üzerine artık çok düşünmeyip, sürecin normal yaşantıları olarak kabul etmemiz gibi…