Masanın üstünde, sana gelmek için kurumuş güller durur…
Korkularım diken olur, o gülleri durdurur…
Kişi hayaller kurar, dahiyane fikirler öner sürer ve bunları hayata geçirmek için hiçbir çabası olmaz.
Kendi hayalini bir başkası gerçekleştirdiğinde ise buna hayıflanır. Öncesinde kendisinin düşünmüş olduğu fikri bir başkasının hayata geçirmiş olmasından rahatsızlık duyar.
Kendisini durduran sebepleri arayıp bulsa da çözüm aramaya çalışmaz.
Çevresinde olan kişileri suçlar, bahanelere sığınır ve kaçar.
Sevdiğine açılacak cesareti bulamaz, kurmak istediği işe sermaye yoktur, istediği bölümde okumak için yeterince çalışmamıştır ya da başkaları küçümser ‘ne der?’ gibi baskılarla kendisini geri çeker.
Duygularını sakladığı için hayalindeki evlilikten bambaşka bir evlilik yapmış, istediği bölümden farklı bir alanda okumuş, hayalinden çok başka bir işte çalışmaya başlamış olarak devam eder.
Hayatın birçok alanında, yapmayı istediği eylemleri durduran, bireye izin verdirmeyen engel olan korkularıdır!
Birey, en çok kendi hayatının sorumluluğunu almaktan korkar
Hata yaparsam, ya her şey düşündüğüm gibi gitmezse, ya reddedilirsem, ya küçümserlerse, ya sonuç alamazsam, ya anlaşamazsam!
Derken kendi sorumluluğundan kaçmanın pişmanlığını yaşarken bulur kendisini…
Korku, kimi zaman kişiyi korur ya da kişi, korkusunun kendisini koruduğunu var sayar.
Suçlanmaktan, yok sayılmaktan korkarak kendini topluma uydurmaya herkes gibi olmaya çalışır.
Yaşanmışlıklarla yüzleşmekten, duygularını yaşamaya izin vermekten, başarılı olmaktan, fedakarlık yapmaktan kaçınır ve zamanla kendisinden uzaklaşır.
Kendisine sunulmuş tek seferlik hayatı korku ve tedirginlikleriyle başkalarına göre düzenler.
Kendi isteklerine cesareti olmadığı için istemediği ya da daha farklı bir yaşamı tercih eder. Sürekli geriye dönük, mutsuz bir yaşamı seçer.
Ailesine kendini yeteri kadar ifade edemez ya da yeteri kadar amacı olmadığından istediğinden farklı bir meslek seçer.
Kırmamak için susar sonrasında yaşadığı öfke patlamaları sebebi ile etrafındakileri daha çok üzer.
Doğruyu söylememek için susar, tüm ömür bunun pişmanlığını taşır.
Eşine duygusunu dile getirip gösteremez, mutsuz bir evlilik ortaya çıkar.
Çocuğuna öz güvensiz olmasın diye yeterince merhametli davranamaz ve hırçın bir çocukla mücadele etmeye başlar.
Değersiz hissetmemek için insanlara hayır diyemez, alanı işgal edilir.
Üzmemek için, üzülmemesi için bazen ilişkiden kaçar bazen ailesine isteklerini açıkça söyleyemez sonrasında kaçtığı her şey yoluna engel oluşturur.
Yorulmamak için çalışmaktan kaçar ve hayata kattığı bir parça olmamış olur.
İnsan tüm duygularıyla bütündür.
Her duygu bir parçasını tamamlar insanın.
Hissedildiği kadar yaşanabilir hayat…
Cesareti kadar var olur…
Cesaret ve gayret tüm kapıları açar.
Hayal ettiği hayatı olur.
Seviyorsan söyle, söylüyorsan ardında dur.
Kızdın ise belli et. Korktun ise sığın. Endişelerini gider.
Duygularını yaşamaktan değil onlarla başa çıkmayı bilmeyişidir, insanı tedirgin eden.
Duygularını tanırsan onlarla nasıl baş edeceğini bilebilirsin.
Duygularıyla bütündür insan, yaşamaktan korkma… İzin ver kendine…