Biraz olsun bağ, bahçe görmüş kişiler bilirler ki ağaçlara ve çiçeklere ‘aşı’ denilen bir uygulama yapılır.
Bir meyve ağaç meyvesi oldukça bereketlidir. Bazen ağaç büyür ama meyve veremez, verdiği meyvenin verimi yoktur. Ya çok küçük verir ya acı ekşi meyve verir. Oysa bir bakımcı o ağacın potansiyelini bilir ve onun verimli olacağına inanır.
Aşı denilen tekniği doğru şekilde ağaca(çiçeğe) uygular ve verimi artırır. Ağacın potansiyelini ortaya çıkarır.
Elbette ki buradan bir insanı bir bireyi ağaç ile tanımlamayacağız.
Şunu da bilmek gerekir ki doğada olan birçok şey insan yaşamında benzerlik ve yansıma oluşturur.
Kişi yaşadığı döngüye, duygularını kattığı ve bilinçaltından anlam yüklediği için kendi yaşamına objektif bakamaz. Duygular ile boğuşur, bazı duyguları yoğun yaşarken bazı duyguları reddeder.
Hayatında farklı gözüken temeli aynı olan konular ile yoğunlaşır.
Aynı konuları aynı yöntem ile düşünmekten aynı duyguları, kendisine tekrarlayarak yaşatmaktan yorulur.
Akıl karışıklığı ve duygu bulanıklığı kişiyi çıkmazda hissettirmeye başlar.
Çevresi ile paylaşımlarında net görüşlerden dönüş alamıyorsa, kişi tamamen dedikodu malzemesi haline dönüşür.
‘Biz de yaşamıştık’ sözlerine muhatap olur ve anlaşılmak yerine yeni hikayeler dinler başka acıların yükünü de üstlenir ve dibe çekilmeye başlar.
Bir labirentin içindedir ve bulunduğu labirentte kaybolmuştur.
Bu sıkıntılı süreci yaşarken birey, kendi potansiyelini yok sayar. Neler yapabileceğini başarılarını fark edemez.
Labirentte kendisini yukarıdan görecek, bazen de çıkışı gösterecek birini arar.
Destek alma ihtiyacı burada gündeme gelir ve kişi arayışa geçer.
Geleneksel düşünce yapısı bu arayışı reddeder. Olayı farklı yönlere çeker ve bu durumu inanç ya da kültür yapısına uymadığını savunur.
Bu arayış inanç eksikliği değildir. Destek alabilmek, çıkış aramak zaaf değildir.
Tam aksine; destek almak, kişinin kendisine olan saygısıdır. Kültürünü ve inancını korumak için kişinin sağlıklı olması gerekir. Ruhsal sağlık, fiziki sağlığı korur. Sağlıklı kişi, geleceğine hizmet edebilir.
Ve kişi kendisini anlayacak ve objektif değerlendirecek kişiye ulaşabilmeyi ister.
Bu durumda göz ardı edilen bir konu var ki kişinin ulaşabildiği sosyolog, uzman ya da psikolog belli ölçüde (%20) kendisine yol gösterecektir. Sorumluluk(%80) bireyin kendisinde olacaktır.
Bunun bilinci ile birey kendisini değerlendirmeli, problemini çözme isteği olmalı ardından işbirliği yapmayı kabul etmelidir.
İyileşme süreci, tek taraflı olmamakla birlikte kişinin süreci onaylaması ve sorumluluk alması gerekmektedir.
Bakış açısı ve duygu değişimlerine açık olmalı, olumsuz davranışlarını istenilen duruma yönlendirebilmelidir.
Labirentten çıkış gösterilir bununla birlikte çıkış gayreti bireye aittir.
İşbirliği yapılmış ve gayret edilmiş tüm çalışmalar başarıyı hak eder.
Sorumluluk alabilmek, hayatını yeniden kazanmaktır.
“Akıl karışıklığı ve duygu bulanıklığı kişiyi çıkmazda hissettirmeye başlar.”
Çıkmaz da olduğunu da farketmez bazen aldığı yardımla farkeder onu 🙂
Reklam yapmak gibi olsun Hanedemle bir adım önde
“Akıl karışıklığı ve duygu bulanıklığı kişiyi çıkmazda hissettirmeye başlar.”
Çıkmaz da olduğunu da farketmez bazen aldığı yardımla farkeder onu 🙂
Reklam yapmak gibi olsun Hanedemle bir adım önde
En önemlisi niyet etmektir belki de 🙂
Niyet güzel olursa akıbet her daim güzel olacaktır 🙂