Blog
Felsefe kitaplarında geçen size tanıdık gelebilecek bir çoğumuzun bir yerlerde görüp okuduğu bununla beraber her defasında beni yeniden etkileyen bir hikayeyi paylaşmak istiyorum.
Adamın biri sabaha karşı okyanus sahilinde, güneşin doğuşunu izlemek ve yürüyüşünü yapmak için sahile inmiş.
Uzakta sahilde birini görünce biraz yaklaşır ve o kişinin, sahile vuran deniz yıldızlarını okyanusa atan bir çocuk olduğunu fark eder.
Çocuğa yaklaşarak sorar:
-Deniz yıldızlarını neden okyanusa atıyorsun?
Çocuk der ki:
Güneş yükseldi mi, sular çekiliyor. Onları suya atmazsam susuzluktan ölecekler.
Adam devam eder
– Sahil kilometrelerce uzanıyor ve binlerce deniz yıldızı var, hangi birini atacaksın. Ne fark edecek ki?
Çocuk, adamı dinledikten sonra bir deniz yıldınızı daha okyanusa atar ve cevap verir:
– Bu deniz yıldızı için fark etti.
Adam, çocuğun yalnızca okyanus manzarasının keyfini çıkarmaya gelmeyip bir fark yaratmak istediğini anlar ve ona katılarak bütün sabahı okyanusa deniz yıldızı atarak geçirir.
Hayatta böyledir etrafımızdan can tasiyan belki o güne denk hiç ilgilenmedigimiz ama bizden yardım bekleyen ve bizimde fark oluşturmamız için bize alan açan bir çok konumuz var.
Evet yaşadığımız bölgede okyanus olmayabilir peki sokak canları, tebessümle günü değişecek insanlar, mutlu edebileceğimiz çocuklar, su verilmesi gereken bir ağaç ve belki belki o deniz yıldızları en çokta içimizde adım atmayi harekete geçirmeyi beklettiğimiz yanlarımızsa.
Bazen amaçlı bazen amaçsız üretmeye devam et ve yaşama hakkına sahip her bireye, her canlıya, hayallerine, hedeflerine umut ol
Hanife Eldem