Blog
Birey, doğumundan ölümüne dek ihtiyaç ve istekleri ile yaşar.
Fiziksel ihtiyaçlar kadar duygusal istek ve ihtiyaçları da mevcuttur;
Bunlar şu sekilde listelenebilir;
Sevilme isteği olduğu kadar sevme ihtiyacına da sahiptir.
Değer görmeyi ister, değer vermeye de ihtiyacı vardır.
Öğrenmeyi ve öğretmeyi, sevme duygularını da duygusal gereksinimleri karşılar.
Konumuzda söz ettiğimiz nokta ise anlaşılma duygusu.
Birey, kendini ifade edebilmeyi ve muhatabının kendisini anlamasını ister.
İletişim halinde olan taraflar anlaşılmayı beklerken, bazen beklenmedik sonuçlar ortaya çıkmakta ve bireyler mutsuz olabilmektedir.
Bu mutsuzluklar, hayatın tümüne yansımaktadır.
Karşı taraf kızar, küser ya da tepki verir korkusu ile açık iletişim yerine imalı konuşmayı, eksik konuşmayı tercih eder.
Durumu geçiştirmek süreci kurtarır gibi görünse de iletişimin kalitesini düşürmekte ve beraberinde güvensizlik ya da kırgınlık gibi birçok problemi oluşturmaktadır.
Zamanla kişiler birbirlerini anlayamadığını varsayarak ya iletişimi kapatıp yalnızlaşır ya da öfke patlaması yaşar.
Kişi, iletişim problemlerini kişiliği ile bütünleştirip kendini başarısız, anlaşılmayan biri olarak görmeye başlamaktadır.
Eksik ve üstü kapalı iletişim modeli; aile içi iletişimi engellediği gibi mesleki yaşamı da tehdit eder ya da aile içinde olan yanlış iletişim modeli mesleki yaşama yansır.
Sadece aile büyüklerinden birinin hayalini yaşatmak için seçilen üniversite bölümleri mevcut.
Yanlış karar verme korkusu ya da karşılaşacağı tepki olasılığına karşı öğrenci kendi iç dünyasına kapanarak fikirlerini açıkça söyleyememekte, sonrasında ise istemediği bir tercih ile karşılaştığında ailesine öfke duyabilmektedir.
Açıklama yapmaya çekinir, sorumluluk duygusu yeteri kadar gelişemediği için kendini savunmaktan vazgeçer. Çünkü karar almak aynı zamanda sorumluluk gerektirir.
Tüm bunların çelişkisi ile sorumluluğu ve hayali başkalarına ait hayatı yaşamaya başlar.
Bir çok öğrenci(istatistiği yüksek oranda) bölüm değiştirmek istemektedir.
İstemediği bölümde başkalarının hayalini yerine getirmekte oldukça zorlanmaya başlamış ve kendi hayalini yaşayamamanın suçluluğuğu ve huzursuzluğunu yaşamaya başlamıştır.
Sorumluluk mekanizması geliştikçe nedenleri sorgular ve suçlar, stres yaparak öfke problemleri yaşayabilir.
Bedeli, bir yaşam boyu devam edecek pişmanlık olabilmektedir.
Eşler isteklerini ve duygularını net ifade edemediklerinde ise evlilikte birçok yanlış anlaşılmalar, ithamlar ve tartışmalar gündeme gelmektedir.
Yaşamın her alanında açık iletişim önemlidir.
Açık iletişimi oluşturmak için, ilk olarak kişinin ima dilini bırakması gerekir.
Bir şeyi ima ederek karşı tarafın sizi anlamasını beklemek yıpratıcı bir süreçtir.
Zihnin vehim üretmesine sebep olur ve kişi hakkında bir çok olumsuz yorum yapılmasına sebep olur.
İsteklerini kısa ve net ifade etmek ve kararlarının sorumluluğunu alabilmek yetiskinlik ve olgunluğun hiç şüphesiz gerekliliğidir.
Ne istediğini bilmek, isteklerinin sorumluluğunu alarak karar verebilmek, kişinin kendini bulma yolunda verdiği en anlamlı çabasıdır.
Hanife Eldem